VEDAT KAN


SAHİDEN, SİZİN “VAR”LIĞINIZIN AMACI NEYDİ?

.


Ya adamda bir gülüş var inanın zannettim cennetle müjdelenmiş. O kadar tatlı, o kadar samimi ve o kadar da masum. Katkısız ve saf…

Eminim ki ülkemde bulunan bütün futbolcu kardeşlerimin gülüşü böyledir. Yönetimin,  teknik adamlarının,  teknik kadronun ve hatta bütün personellerin.

B.B.Erzurumspor/Malatya Spor maçı sonrasında Emrah kardeşimizin gülüşünden bahsediyorum. O kadar olumsuzluğa rağmen, o kadar operasyona rağmen, büyük bir azimle oynayarak aldıkları galibiyetin sevincini yaşarken sergilemiş olduğu gülüşten.

Ne garip değil mi? Adamlar amaçlarının doğrultusunda sahaya çıkıp alın teri döküyorlar ve bu döktükleri alın teri bir başka şahıs tarafından, daha önceden planlandığı gözle görülen veya tahmin edilen başka bir amaç uğruna yok sayılarak o güzelim gülücükler hüzne dönüştürülüyor.

Mutlu azınlıktan birileri para kazanacak diye, birileri sevinecek diye veya birilerinin sözü geçecek diye bir oyun, bir oyuncu, bir takım, bir kulüp, bir şehir ve binlerce insan hüzün girdabında boğduruluyor.

Gerek var mı kardeşim? Mademki oyun başlamadan galip belirleniyor o zaman bu kadar tantanaya ne lüzum var? Bu kadar insanı umutlandırmaya, hayalleriyle oynamaya, psikolojilerini bozmaya ne gerek var? Maç başlamadan puan veya puanları dağıtın, bu adamlarda yeşil saha içerisinde doksan dakika boyunca birbirlerini alt etme yerine güzelce piknik yapıversinler.

Sahanın dört bir yanında semaverler yakılır, mangallar yakılır dostluk kardeşlik içerisinde hem pikniğimiz lezzete dönüşür hem de kimsenin umudu kırılmamış olur. Gülücüklerinin yerini hayata küsmüşlük görüntüsü almaz. Saatte bilmem kaç kilometre hızla gelen topa kafaya çıkmak ve beyin sarsıntısı geçirmek yerine birbirlerine semaver çayı ikram ederek var olan dostluklarını pekiştirirler. Ve hatta size bile “çay var, içersen” diye de ikramda bulunurlar. Sakatlanmazlar, birbirlerine de öfke kusmazlar. Doksan dakika sonunda piknikleri biter ve saha olaysız bir şekilde başka bir piknikte buluşmak üzere dostluk gösterileri içerisinde boşaltılır. Siz de boşuna düdük çalmaz, o güzelim ciğerlerinizi heba etmezsiniz.

Bu kadar basit mi sizce, standart nizami golü geçersiz saymak? Veya penaltı düdüğü çaldıktan sonra iptal edip, faul verip bütün dünyanın gözü önünde ceza sahasının içinde olan olay yerini ceza sahasının bir metre uzağına taşımak.

Ben sadece son maçı kaleme almaya çalıştım ama bütün maçlarınızda var bu olaylar. Ama açıklaması yok. İzahı yok, izanı yok, muhasebesi yok. Bu kadar insanın, bilhassa çocuk taraftarların ahını almayın bence, havale ettikleri makam size öyle bir kart gösterir ki aklınız şaşar.

Ha sahi bu arada “VAR” lığınızın amacı neydi, onu da pek anlayamadık?