VEDAT KAN


HODRİ MEYDAN

.


Dünyanın çivisi çıkmış derler ya, işte tam bu hesap. İnsanların canı burnunda, bırakın yarını birkaç dakika sonrasında ne olacağı belli değil, gemisini yürüten kaptan. Kimi akşama nasıl çıkarımın hesabı içerisinde iken kimisi de yemeğe daha ne eklersem lezzetli olur (un) derdine düşmüş.

Ülkemizin durumu malum. Her ne kadar her şeyi abartılı ve yanlı göstermekten hoşlansak da, durumu düzeltmek yerine muhalefet etmeyi de alışkanlık haline getirmiş bulunmaktayız. Birilerinin cebi doludur boş olanlara ahkâm keserek suç sizde denilir, birilerinin sağlığı yerindedir ve sağlıksız olanlara abartılı bir şekilde suç sizde denilir. Birilerinin tuzu ne hikmet ise her daim kurudur ve bırakın yaşını, tuzu olmayanlara kibir bulutlarının üzerinden bakarak öyle teraneler dizilir ki değme halk ozanlarının atışmalarında rastlamanız mümkün değildir.

Her kes kendi dünyasında, kendi âleminde ve bana değmeyen yılan bin yaşasın felsefesinin ta doruğunda yaşamakta… Kimse kimsenin umurunda değil.

Her adımda bir kurum, her adımda bir kurumsal, her adımda yeni bir dünya düzeni ve her adımda yeni bir anlayış. Aman bana dokunmayın da kime ne yaparsanız yapın. Koltuğum sağlamda ise, makamım sağlamda ise memurdan bana ne, halktan bana ne. Kim ne yapıyor ise yapsın.

Yanlış mı düşünüyorum?

Öyle değil mi?

Abarttım mı?

Özür dilerim o zaman. Her gün değişen ve hızına yetişemediğimiz bu fiyatların müsebbibi, standart olarak verilmeyen hizmetlerin müsebbibi, pandemi bahane edilerek uygulanmayan-uygulanamayan yaşama standartlarının müsebbibi, her köşe başında mantar gibi ortaya çıkan ve ben ne dersem o diyen Deli Dumrullarımızın müsebbibi, asabi oluşumuzun ve hatta sinir krizleri geçirip cinnet deryasında boğuluşumuzun müsebbibi de, kafayı yemiş olan iklim şartlarının doğurduğu sıcak havalardır o zaman.

Birçok alanda dünyaya kafa tutarken, meydan okurken kendi halkımıza da meydan okuduğumuzun unutkanlığını yaşamak ayıptır bence. Sen kalk devlet olarak vatandaşına asgari ücret olarak bir rakam açıkla, işçine memuruna zam oranı olarak şunu ver, yaşama hakkı olarak, hayatta kalma hakkı olarak, açlık sınırında kalma payı olarak bilmem şunu şunu ver ve bu verdiğin oranlar toplamda bir önceki endeksten yüzde10’u geçmesin ama geri dönüşlerde zamlara yansıyan oranların yüzde 15’lerden aşağı düşmesin. İşte tam sırası di buyur hafız buradan yak…

Hani diyorsunuz ya hodri meydan, işte her şey ortada diye. Bence de her şey ortada; denetimlerinizden uzak çalışan bir sürü kurum, kurumsal ve şahıslarımız var. Ben ne dersem o diyen, diyebilen ve yapan. Ben yaptım oldu diyen, diyebilen ve yapan. Kimse karışamaz diyen, diyebilen ve yapan…

Nasıl mı?

Son altı aylık raf fiyatlarımız ortada. Son altı aylık başta elektrik olmak üzere her türlü tüketim endeks fiyatlarımız ortada, son altı aylık cebimize giren ve çıkan rakamlar ortada. Bunları bize bilmem neredeki muz cumhuriyetinin elemanları sanal âlemden mesaj atmadı ki birebir yaşayarak öğrendik. Kaldı ki yaşama standartlarımızdan da her hangi bir ilerleme ve değişme de olmadan.

İşte hodri meydan ocak ayında 0,643398.-tl/kwh olan elektrik enerjisi tüketim bedeli her ay belli oranlarda artırılarak altı ay sonra 0,737786.-tl/kwh nasıl olur. Siz memurunuza, emeklinize, işçinize o kadar zam verebildiniz mi? Bu rakama kira artışları, her türlü tüketim değerleri artışları, özel sektörün kendi zamları, görünürde olmayan ama cebimizden kaçarak uçan zamlar da dâhil değil.

Hodri meydan işte.