VEDAT KAN


GÖNÜL İSTERDİ Kİ CUMHUR REİSİMİZ HER GÜN GELE BU ŞEHERE!

.


Dil bu bağlayamıyorsun ki, kemiği yok istediği yere de dönüyor. Bazen şükrederken bazen de isyan edebiliyor. Neye göre yapıyor bu fiilleri? Aklın mantığın ve hatta bedenin yaşadığı olumlu ya da olumsuz her şeye karşı.

Trübinlere oynamak vardır; oyuncu hem reklamını yapar, hem de kalabalığın arasında aklı ve mantığı olmayanların beğenisini kazanarak pirim yapar. Ve sözüm ona performansını artı göstererek birilerinin gözüne girmeye çalışır, birilerine şirin görünmek ister.

Şu anda tam da bunu yaşıyoruz bu şehirde. Birkaç gün öncesinden ulaklar haber saldılar ki Sayın Cumhuru Reisimiz kadim şehrimizi ziyarete gelecekler deyu. E buyursun gelsinler tabi bu şehir onun, o bu şehrindir bilinir zaten. O bu şehri bilir ve sever, bu şehir de onu bilir ve sever. Aldığı desteklerden ve insanımızın yaklaşımında bu durum apaçık ortadadır zaten. Burada garip olan her hangi hiçbir şey yok. Garip olan nedir bilir misiniz?

Kardeşim Cumhurbaşkanı istediği zaman istediği şehri, istediği kurumu ve hatta istediği vatandaşın kapısını çalarak ziyaret edebilir. Sanki bir öğretmenin her hangi bir zaman diliminde çıkarın kâğıtları yazılı sınav yapacağım demesi gibidir bu durum. Sen eğer görevini ve ödevini ve sorumluluklarını ve mecburiyetlerini bilirsen, yapmışsan ve hazır durumda isen göğsünü gere gere çıkarırsın kâğıdını koyarsın masaya ve ellerini birleştirip hazır da beklersin ve kendinden emin bir vaziyette alacağın not dışında kanaat notunu tahmine bile başlarsın.

Eee bunların hiç biri yok, elde avuçta olanlar kimin umurunda, başlanırsın sızlanmaya. Kardeşim senin benim trafiğimi, yolumu, zamanımı hallaç pamuğu gibi dağıtmaya hakkın yok. Bu şehirde zaten alt yapı sıfır noktasına gelmiş, yolun yok, akar trafiğini sağlayacak düzenin yok, denetimin zaten rast gele, insanlar trafiğe çıkmaya korkar olmuş bunlar yetmezmiş gibi kafana göre kararlar alıp başlıyorsun uygulamaya ve şehri bir anda kaosa sürüklüyorsun.

Hayırdır? Bu şehrin caddelerinin çalışmaları şimdi mi aklınıza geldi? Geçen hafta, ondan önceki hafta, bir önceki hafta ve hatta daha aylarca insanımız evinde karantina altında iken aklınız neredeydi? Sıcak yeteri kadar bunaltıyor insanları bir de siz bunaltmayın isterseniz.

Ben halkın arasındayım ve benden demesi şansınızı gerçekten çok ama çok zorladınız. Bir adam yanında birkaç iyi adam ile dünyaya kafa tutarken, bir adam yanında birkaç iyi adam ile insanlara moral verip dünyaya karşı, ekonomiye karşı, içimizdeki satılmışlara karşı ve hatta yanı başındaki hançerci olanlara karşı mücadele ederken sen kalk şirin görünmek için ona o desteği veren halka zulmet. Bu zulümdür ey erenler. Ve belki inanmayacaksınız ama o bir adama ve yanı başındaki birkaç iyi adama da ihanettir. Çünkü sizin bu yaptıklarınızın, lale devri zihniyetini yaşayan onlarca bürokratın ve hatta partilinizin kararsız adımlarının faturasını ona kesiyorlar. Gördük, görüyoruz.

Gece çalışın, bir yeri bitirin başka bir yere başlayın, ben yaptım oldu zihniyetini bırakın.  Siz karar alıp uygulayın diye alta baskı yapınca, altın ne yaptığını hiç gördünüz mü? Görmek istediniz mi? Belki de haberiniz var. Küçük bir örnek vereyim size; yol kapattığınız zaman özel halk otobüsleriniz haklı olarak yön ve yol değiştirmek durumunda kalıyor, en kısa yol ve yönden son durağa kendisini atıyor, sıralama duraklarda bekleyenler ise beklesinler işlerinin adı ne? Hastası olan varmış, işine gecikecekmiş, patron fırça atmış, işleri aksamış, mış mış. Kimin umurunda.

Hizmet mi? yapsınlar kardeşim.  Kafasına göre yol seçmiş bir halk otobüsünde uğradığımız ve hiç alakası olmayan güzergâh dışına çıktığımızda görmek nasip oldu, evler boşaltılmış camları kırık, koskocaman mahallede perdesi olan birkaç yer kalmış, terk edilmiş bu yer şehrin göbeğinde ve şimdilerde oralarda kimler ne hesaplar peşinde bilmem ama belli ki hizmet yapılması gereken belli başlı yerlerimiz var bizim ve buralar bu şehre ait değil.  Yine de insanın her zaman “gönül isterdi ki cumhurbaşkanımız her gün gelsin bu şehre “ diyesi geliyor