Emrullah önalan


FARABÎ’NİN DİL İLMİ ve SİYASET AHLAKI

FARABÎ’NİN DİL İLMİ ve SİYASET AHLAKI


 

“Dil”, “mantık”, “din” ve “siyaset ahlakı” konusunda bu kısa yazıyı yazmadan önce Ortaçağ’ın ve Türk İslam tarihinin aydınlık yüzü, İslam ve insanlık aleminin düşünce mücevheri FARABÎ dedemiz ile varsa Türk ya da İslam coğrafyasında Farabi’yi, biz, dil ve din cahillerine anlatan eli öpülesi inanlardan özür diliyorum. 

Farabî, Kazakistan’ın Türkistan bölgesinin Otrar şehrinde M.S. 872 yılında doğmuş, M.S. 950’de, Suriye’nin Şam vilayetinde ebediyete göçmüştür.

Tam künyesi,  Ebû Nasr Muhammed bin Muhammed bin Tarhan bin Uzluğ el-Fârâbî et-Türkî olan Farabî, Batı′da Alpharabius ismiyle bilinir.

Felsefe dünyasında “Muallim-i Sani” lakabıyla tanınan, 8. ve 13. yüzyıllar arasındaki İslam'ın Altın Çağı'nda yaşamış ünlü Türk filozofu, bilim adamı, gökbilimci, mantıkçı ve aynı zamanda müzisyendir.

Batı’da, Aristo’dan sonra, kitapları “ders kitabı” olarak okutulan FARABÎ’nin, çok sayıda eseri mevcuttur.

Onlarca dile çevrilen eserlerinden ve evimde bulunan, Es-Siyasetü'l-Medeniyye (Siyaset Ahlakı), İdeal Devlet, İhsa’u’l-Ulum (İlimlerin Sayımı) kitabının sadece girizgâhından birkaç yazı yazmak mümkün.

Aristo’nun, ilimleri üçe ayırmasına rağmen, Farabî, “Dil” ve “Mantık” ilimlerini de ekleyerek beşli bir tasnif yapmıştır.

Fârâbî’nin, aslında Türk İslam dünyasının bugün yaşadığı meseleleri o gün çözmüş olması, Farabî’den habersiz yaşayan Türk İslam dünyası için UTANÇ TABLOSUDUR!

İlimlerin Sayımı kitabında, “Dil” ve “Mantığı” birer bilim dalı kabul eden ve fıkıh, kelam ve siyaset ahlakına yer veren Farabî, Aristo’ya nazire olarak “Dil İlimleri”ni,  ilimlerin ilki olarak kabul etmiştir.

Farabî, insanların inceleyecekleri bilimi daha iyi kavrama ve kendisine nasıl fayda sağlayacağını, onu kendi dili ile öğrenerek rakip milletlere karşı hangi üstünlükleri sağlayacağını, böylelikle ilmi talep eden kişinin körü körüne bağlanmak yerine bilinçli yönelmesini sağlayacağını düşünmektedir.

“Her bilim, bir dile istinad eder” (dayanır) tezinden hareket eden Farabî,  İlimlerin Sayımı isimli eserinde birinci sıraya DİL BİLİMİ’ni koyarak, her türden düşüncenin ancak insanın kendi dili ile ifade edilebileceğini ve dilin önce, düşünce sonra geldiğini ifade ederek, dil’i; yöneldiği varlıkların bilgisinin temel aracıdır olarak anlatır.