Hakan DİKMEN


Devlet hayatında samimi eleştiri şarttır. Eleştirisiz devlet, kısa zamanda çöker

.


Bir gece Hoca’nın eşeğini çalmışlar. Eşeksiz, Nasreddin Hoca ne yapsın? Fukara, önüne gelene yalnızca bu adi hırsızlık vakasını değil, çalınan eşeğinin faziletlerini de anlatıp duruyormuş.

Kim yanar Hoca’nın eşeğine? Her ağızdan bir avaz:

– Kış uykusuna mı yattın Hoca?

– Kapıya niye parmaklık yapmadın?

– Kapıyı kilitlemeyi mi unuttun yoksa?

Hoca dayanamamış:

– Bre, demiş, domuzdan yana mısınız, benden yana mısınız? Hırsızın hiç mi suçu yok?

Haddimiz aşmamak ve hakaret etmemek kaydı ile her kurum ve her kişi eleştirilebilir. Çünkü eleştiriler kurumu yönetenler tarafından ciddiye alındığında kurumun başarısını artırır. Bu konuda Şadi Şirazi’nin güzel bir sözünü hatırlatmak isterim ‘’ Eleştiri ve öz eleştiri kuruma değil, kişilere yöneliktir ve elbette doğruların yolunu aydınlatır’’

Bir süredir koltuk ve makam sahiplerini eleştirmemin nedeni onları yıpratmak değil, aksine onların yanlışlarını ve eksiklerini göstererek bunları gidermelerini istemem.

Yukarıda söylediğim gibi kişiler ve kurumlar sevgi, saygı çerçevesinde hakaret etmeden eleştirilebilir. Buna biz gazetecilerde dâhil. Bizler de sonuçta insanız hata yapabiliriz. Neticede’’ İnsan beşer kuldur şaşar’’ sözünü unutmamak lazım.

Ben şahsen herhangi bir haberimde,yazımda yanlış ya da hata yaptığımı anladığımda ya da biri bana yanlışımı söylediğinde hiçbir egoya sarılmadan özür diler ve yazımı düzeltirim.

Bazen üzülüyorum bazı insanların binbir emekle kaleme aldığı yazının ciddiye alınmamasına.

Bu durumda kişi sağa, sola bahane bulacağını oturup ciddi bir öz eleştiri yapması lazım. Tabii şu da var ki eleştiri yapanın karakterine ve niyetine de bakmak lazım. Güvenilir, sağlam bir kişiliğe sahipse ne demek istiyor, O eleştirilerden yararlanmak lazım. Ben en çok dostlarımı çevrede yakın bildiğim insanları eleştiririm. Malum İnsan sevdiği kürkü yerden yere vururmuş. Onların hatalarından dönmelerini kendilerini düzeltmelerini isterim. Eğer bana küsüp, kırılacaklarsa da o da onların bileceği iş demek ki bunca zaman boşu boşuna dost görünmüşüz.

Hakan Dikmen