VEDAT KAN


BU HAK NASIL ÖDENİR SİZCE!

.


                Hiç hastalandınız mı? Gerçekten her hangi bir yerinize küçücükte olsa bir ağrı girdi mi? Elinize kıymık battı mı en azından? Gecenin bir yarısı tarifi imkânsız bir ağrının pençesinde, çaresizlik içerisinde kıvrandınız mı? Gücünüzün, asaletinizin, makamınızın, acımasızlığınızın, gaddarlığınızın, otoriterinizin, zenginliğinizin, güzelliğinizin ve hatta kibrinizin sıfıra düşüp bir hiç olduğu zamanların farkına vardınız mı hiç. Bitmek tükenmek bilmeyen, sabahı olmayan sonsuz bir gecenin şafak bekçiliğini yaptığınız oldu mu hiç?

                Acizlikten çaresizliğin verdiği teslimiyeti hiç yaşadınız mı? Maddi değerlerin hiçbir anlam ifade etmediği o anı yaşadınız mı? “Her şeyin sonunun geldiği ve artık son adımda olduğunuz” hissine kapıldınız mı hiç? Bütün bu hisleri yaşadınız ise sizin de hayatınızda bir şifacı bulunuyor demektir. Sizin de aldığınız nefeste bir şifacı katkısı bulunuyor demektir.

                Aslında,  doğumdan ölüme kadar olan zaman dilimi içerisinde bütün canlıların hayatının vazgeçilmezidir bu şifacılar. Hayvanat olsun, nebatat olsun ve bilhassa insan olsun, bu şifacıların gayret ve çabaları sonucunda “ hiç ” olduğumuz o çaresiz andan büyük bir çoğunluğumuz kurtuluruz.  Ve hayatımıza kaldığımız yerden o şifacıları bir daha hatırlamadan devam eder gideriz. Aklımıza gelmediği ve ihtiyacımız olmadığı müddetçe de, yani işimiz düşmediği müddetçe de onların varlığından dahi haberimiz olmaz.

                Ne zor değil mi? Sen kalk ömrünün büyük bir bölümünden feragat et, gece gündüz çalış çabala, varlık ile yokluğun cenderesinde gençliğini heba et, ömür törpüsü içerisinde vaktini bitir ve kariyer derecen ne olur ise olsun, sonuçta ulaşmış olduğun kuru bir sandalyede şifa dağıt.

Kimseleri memnun edeme, kimselere derdini anlatama, hakaretlere uğra, darp edil ve hatta canından ol, ailene – çocuğuna – hayatına – zevklerine – yarınlarına hasret yaşa, kazancının keyfini bile sürme ama karşılığında başarılı olduğunda “görevini yapıyor” , sebepler doğrultusunda başarısız olduğunda ise “beceriksiz” etiketine sahip ol.

Siz hiç günlerce, çocuğu yanı başında iken ve eşi ve annesi babası yanı başında iken, onlara sarılamayan kokusuna hasret yaşayan, kendisini onlardan uzak tutan bir canlı gördünüz mü? Bu sıralar denk geldiğimiz ve çok acı bir tecrübe ile bire bir yaşadığımız şu salgın sürecinde yaşananları hayatı boyunca uygulayan insanlardan bahsediyorum, doktorlardan…

                Yeteri kadar saygı gösteremediğimiz, bir helallik almayı dahi çok gördüğümüz, teşekkür etmeyi bilmediğimiz, sanki mecburmuşçasına takındığımız resmi yaklaşımları sergilediğimiz aslında     “ bizlerden” biri olan ama “biz” hiç olmayan bu insanlardan bahsediyorum. Aldığı eğitim gereği amacı sadece sağlıklı yaşatmak ve bu uğurda savaşmak olan ama en küçük bir olumsuzluk karşısında üzerine yürüdüğümüz ve bazen de incittiğimiz sessiz sedasız bizlere katlanan bu insanlardan bahsediyorum.

                Adı ne olur ise olsun hiç fark etmez; ister doktor, ister hemşire. Varlığına şükretmemiz gereken insanlarımızdır onlar. Bizden biri, biz olanlarımızdır onlar. En küçük çalışanından, en yoğun çalışanına şükretmemiz gerekenlerdendir onlar. Aldığımız nefesin sıcaklığıdır onlar.

                Lütfen onlara hep beraber sahip çıkalım. Canlılara zarar vermek kolay olandır. Cana can vermektir zor olan. Rabbimizin izni ve kudreti ile cana can verenlerimize sahip olalım. Bazı değerler inanın hiç kolay yetişmiyor.

 Bari bu günü vesile kılarak bu değerlerimize selam duralım…