VEDAT KAN


AH BİR DAYANIŞMAMIZ OLSA…

.


                Hani bir türkü vardı? Bakkal amca , bakkal amca; yağın var mı , unun var mı … ? Diye devam eden. Helva yapması tavsiye edilirdi hani… Ne alaka şimdi diyenlerimiz elbette olacaktır. Olması da lazım tabii ki. Çünkü konu hem şehrimiz, hem de şehrimiz de varlıkları her zaman tartışmalı olan sivil kitle örgütleridir.

                Tarihimizi, kültürümüzü, sanatımızı, siyasetimizi ve hatta bu sıralar durumu pek de iç açıcı olmayan futbolumuzu ve dahi sporumuzu anlatmaya sahifeler yetmez, ne bende o sabır var tek tek detaya ineyim, ne de siz okursunuz o kadar yazılanı. Biz sadece bu sıralar revaçta olan bir husus üzerine birkaç kelam edelim gerisi kolay.

Sizlerin de bildiği üzere şehrimiz; kahramanlıkları ve hayata bakış açısı hususunda, yaşam felsefesi, inanç ve hassasiyetleri hususunda gerçekten ülkemizde ve hatta dünya da takdire şayan bir konumdadır.  Sayamadığımız kültür birikimi, tarihi ve coğrafik yapısının vermiş olduğu avantaj ile zaman içerisinde her türlü sıkıntı ve badirelere, engellemelere, ayak oyunlarına, doğal veya doğal olmayan suni afetlere rağmen ayakta kalmayı başarabilmiş ve şu an ki konumunda da aynı gaye ile yoluna devam etme çabası gütmektedir. Bugün ki kapasitesi, toplam alanlardaki istatistik değerleri, ekonomik gücü,  siyasi gücü, insan kaynakları ve değerleri yeterli mi? Değil. Hak ettiği yerde mi? Değil. Değil, değil!..

Bu şehir; tarihte var olduğu ilk dönemlerinden geçtim, son iki asırı içerisinde şu an ki çoğu süper devlet dahi sahnede yoktu. Son bir asrı içerisinde yurdumuzun doğu ve doğu Karadeniz kesimlerinde il olarak görünen çoğu yer, kazası – köyü mahiyetinde idi. Şimdilerde ise ifade etmeye çalıştığımız gibi doğal ve doğal olmayan afetlere rağmen ayakta durmaya çalışan bir yer olma çabası içerisinde.

İnsanımız çok çile çekti, toprağımız çok çile çekti. İnsanımız çok şey yaşadı ve gördü, toprağımız çok şey yaşadı ve gördü. Sonuç olarak ta geldiğimiz yer ortada. İnanın ki bu şehir ve şehrin insanı hak ettiği yerde değil. Söylenecek çok şey var amma…

Geçenlerde bir oda başkanımız, başka bir oda başkanımıza hitaben “üyelerimiz geldiği zaman odanıza kayıt yapmayınız” diye çağrıda bulunurken “eyvah, eyvah” ettim. Durum ne olur ise olsun, açıklaması ne şekilde yapılır ise yapılsın çağrı bu olmamalıydı. Sebepleri araştırılmadan, sıkıntıları bertaraf edilmeden, detaya inilmeden yapılan bu çağrı yıllardır kangren olmuş bir yaranın sonucu olarak ortaya çıkmış bir cerahat gibi geldi gözüme.  Bir şehrin olmazsa olmazlarından ve hatta şah damarı sayılan esnaf temsilcilerinin yıllardır yaptığı sen-ben kavgalarından çok basitiydi bu sadece. Ama yara derindi. Binalar değişti, koltuklar değişti, dünya değişti, çalışma şartları ve hatta esnaflarımız,  sanayicilerimiz, iş adamlarımız değişti amma ne hikmetse bir kaçı hariç oda başkanlarımız değişmedi.  Çözülmüş sorun yok. Sıkıntı had safhada. Esnaf, sanayici ve iş adamları günü kurtarma çabası içerisinde, kazançlar faize gidiyor. Oda başkanını dahi tanımayan esnaf var bu şehirde ama başkanlar aynı.

Başka bir oda başkanımız değişik, güzel bir çağrı yapıyor; esnafımıza, sanayicimize, iş adamımıza, üretimimize sahip çıkalım diye. Ve birkaç yürekli adam ortaya atılıp “haydi, hep beraber” diyerek el birliği içerisinde çalışmalara başlıyorlar. Haydi bakalım. Allah işinizi gücünüzü rast getirsin. Ancak; bu durumu seferberlik ilan edip, başta Sayın Valim de olmak üzere yanınıza diğer oda başkanlarımızla birlikte Müftümüzü de alın. Mili Eğitim müdürümüzü de alın. Sayın Rektörlerimizi de alın, Büyükşehir Belediye Başkanımız ve İlçe Belediye Başkanlarımızı da alın. Ve inşallah sonuç mükemmel olur. Yapacağınız çok basit, bu mülki idare halka örnek olacak ve her kurum kendi imkânlarınca halka duyuru yapacak. Mesela Cuma namazında hutbede  “falanca kur’an kursuna yardım” çağrısı yerine “bu yardımları yapan esnafımıza destek olalım” çağrısını yapsınlar. Şimdilik sanal da dahi olsa EBA dan ders veren öğretmenlerimiz derse başlarken aynı çağrıyı yapsınlar. Rektörlerimiz ve kurum amirlerimiz personellerine bu konuda harcama kalemi açsınlar. Belediye Başkanlarımız da sosyal tesislerinin faaliyetlerini esnafımız üzerinden yapsınlar. İşte çağrı, işte düğün, işte toy. Olmaması için sebep yok. Bari bu anlayış değişsin be ERZURUM. Her şeyin çok güzel, gerçekten çok güzel amma bir de PALANDÖKEN dağın gibi DAYANIŞMAMIZ OLSA.

Vedat KAN