VEDAT KAN


15 Mayısta Ne Olacak?

.


Benim kadim vatandaşımın bir kısmı; 14 Mayıs günü sabahleyin uyandıkları zaman, cennet kapılarının açıldığı zannıyla koşa koşa seçim sandıklarına ulaşıp, ellerine aldıkları mührü; bir gecede fırlayan yağ fiyatlarına, soğan fiyatlarına tepki olarak ikna edildikleri, yönlendirildikleri, kandırıldıkları şekilde götürüp birilerin istediği yere vurup çıkacak ve evine gelip, büyük bir sabırsızlıkla gökten zembil ile meleklerin gelip kendilerini cennete götüreceklerinin hayaliyle bekleyip duracak.

Atlas halıların, altın işlemeli elbiselerin ve hurilerin hazırda bekletildiği, altından Kevser havuzlarının bulunduğu köşklerin kapılarının ardına kadar açıldığı, bahçelerinden bal şerbetlerinin akıtıldığı ırmakların kenarında dünyada yaşanan sıkıntıların unutulması için, ellerinde altın tepsiler ile sizleri meleklerin beklediği hayaliyle yanıp tutuşacaklar ve bir an önce birkaç saat birden atlayarak 15 Mayısın gelmesi içinde, ayrıca sabırsızlanıp duracaklar.   

Ve sandıklar açılıp sayılmaya başlanıldığı zaman, birilerinin amacına ulaştığı varsayımından yola çıkarak;  15 Mayıs sabahı, tıpkı bir bayram sabahı titizliğinde uyanan halkım, kendisine anlatılan ve beyninde canlandırarak hayaliyle yaşadığı cennetin sadece ve sadece bir aldatmaca olduğunu, hayallerinin suya düştüğünü ve kendisin de bir konu mankeni olarak kullanıldığının farkına çok geçmeden varacaktır.

Atı alan Üsküdar’ı geçtiği andan itibaren de maalesef iş işten çoktan geçmiş olacaktır. Tıpkı Abdülhamid Hanın makamından indirildiği şekilde, tıpkı O’nu makamından indirenlerin sonrasında ne yapacaklarını bilmemelerinin şeklinde, tıpkı tek bir adama olan düşmanlıklarının kinini kusmalarının şeklinde.

15 Mayısta ne olacak sizce merak edeniz var mı?

Şu yukarıda yazdığımız cennet hayaliyle; bilinçli ya da bilinçsizce ikna olanlarımıza seslenmek istiyorum ama onların beni anlayacaklarından o kadar da emin değilim, çünkü kendilerini asıl menfaat sahibi olanların aldattığını asla ve asla öğrenemeyecekler. 

Çünkü benim kadim halkım, bu menfaat sahiplerinin; bir zamanlar kışlalarda ve ordu evlerinde çocuklarını hizmetlerinde kullananlar olduğunu, kendilerini ise insan yerine koymadan aşağılayarak, yıllardır sömürdüklerinin, yeri ve zamanı birileri tarafından belirlendiği andan itibaren, emir aldıkları yerlerden dikta rejimi misali her on yılda bir ihtilal yaparak sömürü şeklini hızlandırdıklarının farkına bile varamayacaklar. 

Çünkü benim kadim halkım, bu menfaat sahiplerinin; üniversite yerleşkelerinde kurmuş oldukları, kendi hükümdarlıkları arasında diledikleri gibi hüküm sürdüklerini ve halen daha halkın arasına karışmayarak, halktan kopuk yaşayan ve kendilerini özel yaratılmış hissiyle, halka kibir dağlarının tepesinden bakanların olduğunu ve yüz yıldır bu durumun sömürü şeklinde devam ettiğinin farkına bile varamayacaklar.   

Çünkü benim kadim halkım, bu menfaat sahiplerinin; sadece son 3-5 yıldır sahnelemiş olduğu ekonomik, kültürel ve sosyolojik yıpratma savaşının manasını dahi çözemediğini ve hatta bu kadim vatandaşımın yanına sözde okumuş ve tahsil sahibi olduğu belirtilen birlerinin dahi destekçi olarak katıldığı ve bütün bunların sadece ve sadece şahsi menfaatleşmelerin çatışması olduğunu ve kendisinin sömürüldüğünün farkına dahi varamayacaklardır.

Çünkü benim kadim halkım, bu menfaat sahiplerinin kendi çocuklarının; Avrupa başta olmak üzere Dünyanın en güzel yerlerinde kaliteli ve masraflı bir hayatı yaşamalarının, kendi çocuklarının dağlarda ölümü sayesinde olduğunun farkına dahi varamayacaklardır.

Çünkü senaryo o şekilde yüz yıldır yazıldığı gibi sahnelenmektedir. 

Çünkü bu gariban vatandaş; tıpkı yüz yıl evvel bir gecede cahilleştirilip, birilerin menfaat senaryosunda konu mankeni olarak kullanıldığı gibi aynen devam etmesi düşünülmektedir.

15 Mayısta sizce ne olacak?

Marketlerde bulunan etiket fiyatları; tıpkı bir gecede 2 ve hatta 3 katına çıktığı şekilde yeniden bir gecede 2 veya 3 katına azalacak mı?

Sağda solda çöplüklere, arazilere, dere kenarlarına, ırmaklara, denizlere ve hatta yol kenarlarına dahi dökülmüş olan ve daha önceden parası birileri tarafından ödenmiş olan soğan ve patatesler, halka arz edilip fiyatı o saatten itibaren yarı yarıya mı inecek? 

Bir gecede on kat artan, hemen her şeyin fiyatları yine beklenen o gecede yarıya mı inecek. Mesela altın fiyatları, mesela döviz fiyatları, mesela bir zamanların teneke arabası olan ve 3-5 bin lira dahi etmeyen ve hatta bir normal cep telefonuyla takas edilen ama şimdilerde yanına dahi yaklaşılmayan araba yine bir telefon ile takas edilebilecek mi?

15 Mayısta namaz borçlarımız dâhil affedilecek mi? 

15 Mayısta bize vaatte bulunanlar; Escobar’ın o tertemiz parasıyla biz gariban vatandaşlara, ikişer yataktan oluşan yeni hastaneler mi yapacaklar. Her odanın başına ikişer doktor ve ikişer hemşire mi atayacaklar?

15 Mayısta bize vaatte bulunanlar her sokağın başına banka şubesi açıp, her sokağın başına PTT Matik yerleştirip, dağıtacakları kartlar ile bizlere her nefes alışımızda para, altın ve hatta sanal hesaplar mı dağıtacaklar?

15 Mayısta bize vaatte bulunanlar; yüz yıldır devam eden, Dünyanın en zayıf ve güçsüz ülkeler karşısında dahi, örneklerini canlı yayınlarda yaşadığımız ezilmişliğimizin, hor görülüşümüzün daha farklı bir boyutunu mu yaşatacaklar. 

Sizlere 15 Mayısta ne olduğunu anlatayım;

Birileri kendi istekleri doğrultusunda iktidarı bir şekilde ellerine geçirir ise; 15 Mayıstan itibaren iki eşcinselin sözde nikâhları için belki de mahalle imamına başvuruda bulunacakları günler yakındır. Özür dilerim dinle alakalı her hangi bir şey bırakılmamak üzere, gizli değil aleni bir şekilde hızlı bir çalışma içerisine girerek Cumhuriyetin ilk yıllarında hayal edip, beceremedikleri bu toplumu Hıristiyanlaştırma emellerini yerine getirmek için büyük bir gayret içerisine girecekleri apaçık ortadadır.

Dünya savunma sanayinde söz sahibi olduğumuz ve başarılı örneklerini gururla yaşadığımız çalışmalarımızın engellenerek, tıpkı Killigil Paşamıza yapıldığı gibi ve hatta bizlerin şahitliğinde kendi mühendislerimize yapılan tasfiye çalışmalarına, kaldıkları yerden devam edecekler aleni olarak ortadadır.

Yüz yıldır yaşanan alt yapı ve üst yapı çalışmalarının hangi aşamasında olunur ise olunsun, atılacak adımlarla bu faaliyetlerin tamamına yakınının, bilhassa Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerimizde tamamen ortadan kaldırılarak, tıpkı 2000 li yılların öncesine doğru adım atılması ve bu yöre halklarının yeniden garipleştirilmesi çalışmaları aleni olarak ortadadır.

Özerklik, bölünme, Ayasofya’nın cami özelliğinin kaldırılıp müzeye çevrilmesi, yapılan başta şehir hastaneler olmak üzere birçok yatırımın ve tasarımın iptal edilerek halkımızın ve ülkemizin başta batı olmak üzere birilerinin mandasına, güdümüne sokulması emelleri,  kendi projelerimizin, enerji yatırımlarımızın ve buna benzer birçok çalışmanın iptal edilmesi, Savunma Sanayi hamlesi emeklerimizin tıpkı Kayser’de toprağa gömülen uçaklarımız gibi tamamen yok edilmesi olayına hiç girmiyoruz bile… 

15 Mayıs sabahının Allah’a inanan, inancı olanların sabahı olacağına da eminim.   

O Allah ki; tuzak kuranların en hayırlısıdır…