Nurullah Özkılıç


BAŞARININ YOLU


Okullarımızın eğitim ve öğretime açıldığı şu günlerde velilerin ve öğretmenlerin şefkat kanatlarını cömertçe açacağı bir zamanı yaşamaktayız. Eğitim ve öğretim deyince, insan akla gelmektedir. İnsan hayatın her safhasında eğitimle yani terbiye ile iç içedir. Bu nedenle eğitim terbiye anlamında ele alınmalıdır. Zira eğitimin sonunda insan davranışlarında arzu edilen değişikliğin meydana gelmesidir. Bir hayat tarzı, bir hayat biçiminin yaşatılmasıdır.

Eğitim ve öğretimin temel taşı insan olduğuna göre bu sistemi kurarken insanı iyi tanımlamak gerekir. Her birinin kalbi bir bayrak gibi tertemiz olan vatan çocuklarının iyi insan, bilgili ve kültürlü bir insan olmaları için çocuğunu okula uğurlayan güler yüzlü, tatlı dilli, ağzı dualı, şefkat ve sevgi dolu bir ana, bir baba ve çocuğu okulda bekleyen müşfik bir gönül sahibi muallim, öğretmen bulunmalıdır.

Eğitim ve öğretim karşılıklı sevgi ve hoşgörü ortamı içinde gerçekleşmeli, sevgi ve saygıya dayanmalıdır. Kalplere ulaşmanın, gönülleri fethetmenin yolu sevgi ve muhabbetten geçer. Öğretmen ve öğrenci birbirinin gönlünde taht kuran birer sevdalı olmalıdır. Okula ilk adımını atan çiçek kadar güzel, tertemiz, pırıl pırıl vatan çocukları öğretmenin şefkat dolu bakışları ile kucaklanmalı, sevgi ile başı okşanmalıdır.

Hayatın en önemli başlangıcı olan ilkokul birinci sınıf, çocuğun gelecekteki başarı grafiğinin temelini oluşturur. Kalpten kalbe yol bulan öğrencilere sevgi dolu bir dünya bahşeden muhabbet fedaisi olan öğretmen başarının simgesidir. 

Fakat eli sopalı, asık suratlı bir öğretmen gönüle açılan pencereyi kapatmış demektir. Başarı ve öğrenmenin en güzel yolu sevgiden, şefkatten geçer.

Azarlanan, horlanan, dayak yiyen öğrencinin dünyası yıkılır. Ümitleri suya düşer. Bizler ilkokula başladığımız günleri hatırlarız. Öğretmenimizin bizleri şefkatle kucakladığı, başımızı okşadığı günleri hatırlar sevgi ile dolup taşarız. Işıl ışıl sevgi dolu bakışları ile gönlümüze giren öğretmenlerimiz, başarı grafiğinin temel taşı olur.

Bir zamanlar bizler öğretmenlerimizi gördüğümüzde yüzümüz kızarırdı, heyecanlanır dık. Bu, Anadolu insanının terbiyesinin bir ifadesi, öğretmenine olan sevgi ve saygısının bir neticesidir.

Anne ve babaların çocuklarına karşı adaletli olmaları, sevgi ve şefkati onlardan esirgememeleri gerekir. Canımızdan aziz bildiğimiz, üzerine titrediğimiz, gece uykularımızı terk edip üzerinden açılan yorganı şefkatle örtmeye çalıştığımız, Allah u Teala?nın lisanıyla ?Kalbin meyvesi? olan evlatlarımızı sevgiden mahrum bırakmamalıyız.

Çocukların iyi davranışlarını ödüllendirmeli, takdirlerimizi bildirmeliyiz. Kötü davranışlarında da yumuşak bir yol izlemeliyiz. ?Ali şunu yaparsan kafanı kırarım ha!? yerine ?Benim evladım Ali bu işi yapmaz? Yerlere tükürmeyiniz, ifadesi yerine de ?İyi çocuklar çevrelerini temiz tutar. " uyarılarının daha faydalı olacağı kanaatini taşımaktayım. 

Yularından kopmuş, azgınlaşmış bir atı yakalamak için sopa ile gidilmez. Böyle bir atı yakalamak için bir tutam ot ile gidilir. Bu inceliği çok iyi kavramak gerekir. 

Anadolu yaylasında bin yıldan beri İ?lay?ı kelimetullah davasını omuzlamış, şanlı milletimizin mirasına varis olacak, Anadolu?yu maddî ve manevî yönden ayağa kaldıracak olan vatan evlatlarını en güzel bir şekilde yetiştirmek, ilim ve irfanla yoğurmak, sevgiyle kucaklamak, ana-babalara ve öğretmenlerimize düşen en önemli bir vazifedir.

Yeni Eğitim ve öğretim yılının hayırlı ve başarılı olmasını dilerken kalpleri vatan ve millete hizmet aşkıyla çarpan ahlâk ve fazilet timsali, bilgili ve imanlı bir nesil yetiştirmeye vesile olan öğretmenlerimize selam, sevgi ve başarılar dilerken öğrencilerimizin gözlerinden öpüyorum.

Ve Şairin Bir dörtlüğü ile Müslüman Türk Gençliğine seslenmek istiyorum:

?Ey yolcu şafaklar sökecek durma ilerle,

Zulmetlere kan ağlatacak meşalelerle,

İncitme dürüst ceddini Allah?ı seversen,

Milyarlarca şehidin ebedi varisisin sen?