Malatya florasında yetişen endemik Hypericum malatyanum (Malatya kantaronu) üzerine yapılan bilimsel araştırma, bitkinin yaygın olarak bilinen Hypericum perforatum (sarı kantaron) türüne göre içerik bakımından daha zengin olduğunu ortaya koydu. Malatya Turgut Özal Üniversitesi ve İnönü Üniversitesi'nden akademisyenlerin ortak çalışmasında, bölgeden toplanan her iki bitkinin kimyasal bileşimleri ve biyolojik aktiviteleri karşılaştırıldı.
Çalışmayı değerlendiren Prof. Dr. Şanlı Kabaktepe, sarı kantaronun yüzyıllardır bilinen bir tıbbi bitki olduğunu ancak araştırmanın özgün yönünün iki türün detaylı kimyasal içerik ve element analizlerinin karşılaştırılması olduğunu belirtti. Kabaktepe, "Malatya kantaronunun birçok kimyasal özelliğiyle çok değerli bir yapıya sahip olduğunu ortaya koyduk" dedi.
Araştırma ekibinden Dr. Öğr. Üyesi Elif Özbey, Malatya kantaronunun ekolojik şartlarına özgü zengin fitokimyasal içeriğine dikkat çekti. Özbey, "Endemik türün antioksidan aktivitesinin konsantrasyona bağlı olarak yüzde 90’a varan radikal süpürücü etki gösterdiğini tespit ettik. Bu, oksidatif stresle mücadelede önemli bir doğal kaynak olduğunu ortaya koyuyor" ifadelerini kullandı.
Antimikrobiyal testlerde, her iki bitkinin farklı mikroorganizmalara karşı değişen düzeylerde etki gösterdiği belirlendi. Özbey, "Her iki tür aynı cinse ait olsa da farklı kimyasal profillere sahip olmaları nedeniyle terapötik potansiyelleri de farklılık gösteriyor" dedi.
Araştırmada her iki türe ait yaklaşık 30 kimyasal bileşenin incelendiğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Elif Özbey, "Bu bileşenlerin önemli bir bölümünde türler arasında çeşit ve miktar farklılıkları bulundu. Hiperisin, hiperforin, uçucu yağlar, fenolik bileşikler ve yağ asitlerinin türler arası farklı oranlarda bulundu" açıklamasını yaptı.
Özbey, Malatya kantaronunun zengin kimyasal yapısı sayesinde ilaç sanayisi, gıda ve kozmetik sektörlerinde potansiyel kullanım alanları bulunduğunu ifade etti. Araştırma ekibi, endemik bitkilerin korunmasının ve bilimsel yönlerinin ortaya çıkarılmasının önemine vurgu yaparak, çalışmanın Malatya kantaronunun bilimsel açıdan ilk kez bu kapsamda değerlendirilmesi nedeniyle özgün bir nitelik taşıdığını belirtti.